Adventitius, -a, -um
Dışta bulunan, dıştan tamamlayan bölüm; üstünde olan, eklenen, ek, üstüne gelen.
Dışta bulunan, dıştan tamamlayan bölüm; üstünde olan, eklenen, ek, üstüne gelen.
Damar içindeki bağ dokusu katmanı, damar ve organların dış katmanı; dış gömlek.
Dışardan gelmiş, yabancı; normal dışı, olağandışı, kazara, rastlantısal.
Hafif yanmış, kısmen yanmış; yanık.
Çengel biçiminde; içe bükük.
Erişkin, yetişkin, olgunlaşmış.
Erişkinlik, yetişkinlik; erginlik.
Sahte; karışmış, saflığı bozulmuş, katıştırılmış.
Yükselen.
Daraltıcı, büzücü, bu-ruşturucu; doku büzücü, damar büzücü, bazı giriş deliklerinin büzülmesini sağlayan etken.